Türkiye'nin Yeni Nesil Firma Rehberi'ne Hoşgeldiniz.
Sponsorlu Firmalar
Sponsorlu Hizmet Verenler
Üyeler
Hizmetler
SALIPAZARI Haberleri
SALIPAZARI
Karadeniz’in zümrüt yaylaları kadar canlı, İstanbul’un göbeğinde saklı bir hazine gibi parlayan Salıpazarı semti, adını Yağlıdere’nin şehri ortadan ikiye bölercesine geçişinden alır. Sabahın ilk saatlerinde, ıslak çimenlerin üzerinde yürürken, sisin yavaşça dağılıp yerini güneş ışıklarına bıraktığı o anlarda, insan burada zamanın biraz daha yavaş aktığını hisseder. Zira Salıpazarı’nın sokakları, taş döşeli yollarıyla, insanın içini huzurla doldurur.
Semtin kalbine adım attığınızda, dar sokaklarında neşeli bir curcunanın olduğunu görebilirsiniz. Tarihi evlerin bitişik nizamda uzandığı sokaklarda yürümek, geçmişle bugün arasında usulca salınan bir salıncak misali, sizi zaman içinde yolculuğa çıkarır. Buradaki evlerin ahşap cumbaları, rengârenk pencereleri ve kapılarındaki el işçiliği, şehrin kalabalık ve hülyalı temposundan uzaklaşıp huzur bulmanın tam yeridir.
Salıpazarı’nın büyük pazarında dolaşmak, insanı hem ruhen hem bedenen doyurur. Buraya yolu düşenler, mis gibi taze sebze ve meyvelerin arasındaki esnafın sıcak muhabbetiyle karşılaşır. Pazarda dolaşırken, her tezgahta bir renk cümbüşü, her köşede farklı bir aroma hissedilir. Elma kabuğunun taze kokusu, domates saplarının ıslaklığı ve zeytin tezgâhlarında parlayan o zeytinlerin parlaklığı, insanın vazgeçilmez temâmıdır burada.
Salıpazarı’nın havasında insanı canlandıran bir sevecenlik, sokaklarında yürüyenlerin üzerindeki esvap ne olursa olsun, herkesin yüzüne bir gülümseme kondurur. Semtin kedileri, esnafın sıcaklığından nasibini almış gibi rahatça insanların arasına karışır. Sokaktaki çocuklar, bir köşe başında kendi aralarında oyunlar oynarken, onların şen kahkahaları semtin her yanına yayılır.
Semtin en uç kısmındaki Salıpazarı Meydanı, günün her saati hareketli. İşten eve dönenler, pazardan alışveriş yapanlar ve burada bir çay içip dinlenenler arasında mekik dokurken, semtteki tarihi çınar ağaçları, yüzyılların bütün yorgunluğuna rağmen hala dimdik ayakta. İnsan zaman zaman, bu ağaçların dallarına asılı anıların fısıldadığını duyuyor gibi olur. Onların gölgesinde oturup, yoldan geçenleri izlerken, kendi halet-i ruhiyenizi dinginleştirir ve Salıpazarı’nın şefkatli kollarına kendinizi teslim edersiniz.
Her akşamüstü, güneş ufka yaklaşırken, Salıpazarı bambaşka bir güzelliğe bürünür. Girişteki çarşıdan yankılanan müzik, bir sonraki güne ve yeni bir keşfe hazırlar insanı. Denizden esen meltem, yanından geçtiği her şeyi nazikçe okşarken, burada insanın içini kaplayan o derin huzur duygusuyla veda edersiniz güne.
Salıpazarı, hem İstanbul’un kalabalığında kaybolmaktan kurtaran bir sığınak, hem de bu şehrin kadim ruhunu anlamanın en samimi yollarından biridir. Burada yaşayan herkes bilir ki, Salıpazarı’nın sokakları ve insanları, İstanbul’un belki de en içten gülümseyen yanıdır.